Dinle, sözüm sana; ey nazlı dilber! Sen de eller gibi vefasız olma. Arada bir gönder; kendinden haber, Susuz çöller gibi vefasız olma. Dile döktüm yüreğimin yasını, Gel koparma; bu sevdanın süsünü, Esirgeme; kulağımdan sesini, Suskun diller gibi vefasız olma. Emrah’ı zindanda yatıran gibi, Kamber’i ölüme götüren gibi, Eşref’i sulara batıran Okumaya Devam Et
Ahu gözlüm niçin böyle ağlarsın? Çıkmaza mı düştü yolların senin? Gözyaşını ark eyleyip çağlarsın, Değmeden bulanmış göllerin senin. Bir kanlı mateme bulaşmış gözün, Sanki dost elinden vurulmuş özün, Yürekten dudağı bulmuyor sözün, Nedendir lal olmuş dillerin senin. Sen ki bir turnasın uç da göreyim, Şu bizim ellerden geç de göreyim, Okumaya Devam Et
Ey vefasız! Sür bu zalim devranı, Kader senden yana; kul senden yana. Bana arattırdın yezit mervanı, Zulüm senden yana; el senden yana. Karaladın yirmi üçün yılını, Hançer ettin bir soysuzun dilini, Yaşattın sılada gurbet elini, Dağlar senden yana; yol senden yana. Kabus ettin her gördüğüm hülyamı, Kuru çöl eyledin gönül Okumaya Devam Et
Hayat savaşının ortasındayım yalın kılıç, Kalkanım param parça, Göğsüme adını kazımışlar acı bir sevi masalının. Ömrümün baharına nakşetmişler. Adının baş harfini. Sonu yok bir hikayenin daha baş rolünde ben, Ağır yaralıymışım, komadaymışım. Ölüyormuşum kime ne. Hangi yürek acır aşkın öksüzüne? Aptal teori adamlarının abuksubuk, peşin hüküm var sayımları, Kirletir o Okumaya Devam Et
Badısaba neredesin; kimlesin? Ilgıt ılgıt yare doğru es de gel. Devr-i âlem feryadımı dinlesin, Beni yakan nara doğru es de gel. Felek kurmuş binamızı çileden, Halas etmez bizi dertten; beladan, Bir güzelin virdi beni del’eden, İstediğin yere doğru es de gel. Kerem bile çekmez bendeki zarı, Yaman olur gariplerin efkarı, Okumaya Devam Et
Ey vefasız! Senin haram gülünden, Bir çift gonca derdiğime pişmanım. Yıllar var ki neler çektim elinden, Sana meyil verdiğime pişmanım. Sen getirdin saçlarıma talanı, Saldın içerime derd-ü belanı, Senin gibi melek yüzlü yılanı, Kollarıma sardığıma pişmanım. Gurbet ettin bana öz mekanımı, Kurak çöle ark eyledin kanımı, Kerem gibi yanıp duran Okumaya Devam Et
Vefasız yar bana intizar etmiş, Konuşur dilleri lal olsun demiş. Bilmem ki kimleri bahtiyar etmiş, O da mutluluğa el olsun demiş. Çile olsun yaşamının yasası, İçki şişesiyle dolsun masası, Bağırsın çağırsın çıkmasın sesi, Ağlayıp inleyen kul olsun demiş. Uykuları harap olsun derdinden, Boran eksilmesin gönül yurdundan, Ağlayan olmasın bir tek Okumaya Devam Et
ALTIN TARLASI: Bir varmış, bir yokmuş; evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Cinler cirit oynarken eski hamam içinde. Dünyanın bilmem neresinde, gözle görünmez, Ne olduğu, nasıl olduğu bilinmez ancak sizin gibi tatlı çocukların gidip gelebildiği bir yerlerde şirin bir ülke varmış. Bu ülkenin adı mutluluklar ülkesi imiş. Bu ülkede gamlı Okumaya Devam Et
MUHABBET Mİ, MUSİBET Mİ? Değerli gönül dostlarım, İslam coğrafyasının çok çeşitli sorunlarla mücadele içerisinde olduğunu ve bu sorunlardan sebep diğer dünya devletlerinden geri kaldığını ve o devletlerin çeşitli entrikalarına hedef olduğunu hepimiz bilmekdeyiz. Bu devletler, emperyalizmden beslenen; asalak gibi yaşamaya alışmış, İslam coğrafyasının zengin maddi kültüründen faydalanmaya çalışan devletlerdir. Genellikle Okumaya Devam Et
Zalimler kudurdu; vermiyor aman, Neredesin; nerde kaldın zülfikar? Devran yüz çevirdi; değişti zaman, Neredesin; nerde kaldın zülfikar? Bağdat’da mı, Gazze’de mi; adresin? Yemen’den, Bosna’dan gelmiyor sesin, Gör ki özlemi var; sana herkesin, Neredesin; nerde kaldın zülfikar. Zulüm arşa çıktı; yandı asuman, Figan ile yandı; söndü asuman, Sanki Kerbela’ya döndü; asuman, Okumaya Devam Et