Düşeceğini bildiğin uçağa bilet almak gibi, Seni sevmek. Son durağı uçurum olan otobüse binmek… Kör karanlık yolda, gözünü bağlayıp. Kulağını her şeye kapatmak… Öyle dolu dizgin koşmak gibi seni sevmek. Elini kolunu bağlayıp bir adamın, Yürümesini beklemek gibi seni sevmek. Ne olduğunu bilmeyen yaşamın, Makinelere bağlı bir hastaya doya doya Okumaya Devam Et

Sevenler yalnız ölür, Bir silbaştan umut olur yanında; bir de ufuklara savrulan dumanı, cahil avuntusu bir paket sigara. İçinde yanan o varmış hani şairin dediği. İçinde yananlar. Buruk sevda öyküsü, Ölümsüzlüğün ölüm türküsü. Yalnızlığın kalleş uykusu. İçinde yanan meret değil o. Yakmaz tütün âşık bağrını. Bir sevgili ateşi, teni güneşin Okumaya Devam Et

Ana hiçbir duam yerin bulmuyor, Hiç arı değmemiş bal mı istedim? Dileklerim Hakk’tan makbûl olmuyor, Yokuşsuz, engelsiz yol mu istedim? Bilmiyorum Mecnun muyum, kerem mi? Yâr ateşi sinemize merhem mi? Anlamadım gülmek bize haram mı? Dumansız, yangınsız kül mü istedim? Yaradanım, sen affeyle kusurum, Bir güzelin kapısında esirim, Kula gölge, Okumaya Devam Et

Şu fani dünyaya geldim eğlendim, Gönüllü bir dost bulmadım gönlümce. Mecnun oldum kızgın çölde dağlandım, Ferhat gibi dağ delmedim gönlümce. Kervan oldum yol yolağa düzüldüm, Turna oldum yükseklerde süzüldüm, Şiir oldum bir kenara yazıldım, Bir kararda kalamadım gönlümce. Kaptan oldum aşamadım deryayı, Sarraf oldum bilemedim lirayı, Rüzgar oldum kıramadım kayayı, Okumaya Devam Et

Ben peşinden avare dolanırken Leyla’nın, Yad ele meyil verdi; çöllere itti beni. Benimle ne zoru var anlamadım dünyanın, Mutluluk bekliyorken derde kul etti beni. Firkatler, yalnızlıklar sardı beni bağrına, Yandı kavruldu ömrüm Kerem gibi narına, Daha neler çekecek gönlüm bu aşk uğruna, Dostlarım düşman oldu; hatırdan attı beni. Bu ne Okumaya Devam Et

Yine düğümlendi dilim, Konuşmak istiyorum; anlatmak. Ağlamak istiyorum; kapanan sevda perdesine ömrümün; Ey dost! Hayal mi dersin bize yürekten sevilmeler? Uzak mı dersin sahici gülmeler? Ve yakışır mıydı aşkın yalın kılıç fedaisine, Yapayalnız ölmeler. Şimdi, bir sen varsın; bir de ben varım. Yalancı umudun sessiz adalarında. Sarıl bana sen, gülümse. Okumaya Devam Et

Sen de sevmişsin bir zaman; Yanık yanık türküler dinlemişsin. Ağıtlar mırıldanmışsın; kavuşamadığın sevgilinin ardından. Kızılırmak aksın aksın durulsun, Niye ben seveyim eller sarılsın. Ah be yalnız yürek! Kaç gece ağladın ıssız gecede. El içinde ağlamak yakışır mı adama? Parça parça dökülmek; ilmek ilmek sökülmek sığar mı erkekliğe? Kurşun gibi taşımak Okumaya Devam Et

Geceler gündüze vurgun; sabahlar ışığa, Analar evlatlarına; küçük bir çocuk oyuncaklarına. Babalar sıcak yuvasının ekmek parasına, Sevenler sevdiklerine; Gemiler deryalarına, Otogarlar yolcularına; Şairler şiirlerine vurgun, Hasret vuslata vurgun; Vuslat sonsuzluğa, Hayat ölüme vurgun; ölüm sahibine, Cennet iyiliğe vurgun; cehennem kötülüğe. Gurbet sılaya vurgun; sıla insanına. Ben sensiz bir çaya bir Okumaya Devam Et

Yine kaybolmuşum; Hafif esintili gecenin acı iniltisindeyim. Yeni bir sevdanın gurbetinde, Kan ağlayan bir yüreğin anka kanadına tutunmuşum. Gönlüm yükseklerde, ben yerin kızgın lavları arasındayım. Yaşıyorsan umut var diyorlar, Sahi umut var mı yaşamaya? Gerçek aşıklara. Üzülme diyor sol omuzumdaki elin sahibi; Babacan gönüllü adam. Karlı dağın dumanı büyüktür, Aşığa Okumaya Devam Et

Sen hiç şair tanıdın mı? Kuma gömülü kafası, aymazlıktan değil; mahçubiyetten. Sen hiç şair tanıdın mı? Biraz yarı deli, çakaralmaz biraz. Yarısını sevmelerde yitirmiş aklın. Dağ gibi sevmiş, dere gibi sevilmemiş. Sen hiç şair tanıdın mı? Severse ölümüne sever; Hani Allah’ına kadar derler ya. Sen hiç şair tanıdın mı? Dost Okumaya Devam Et