Ne yurdum, ne yuvam, ne ocağım var, Bayramdan bana ne; elden bana ne. Ne köyüm, kasabam, ne bucağım var, Gurbetten bana ne; yoldan bana ne. Eşi dostu olan bayram yaşıyor, Gözyaşlarım asumanı aşıyor, Benim gönlüm ağustosda üşüyor, Yeşilden bana ne; aldan bana ne. Mesken ettim bana sevda çölünü, Sılada yaşarım Okumaya Devam Et
Otur! Derdim anlatayım arkadaş, Yine belasını bulmuş bu gönül. Her gün içerime akar kanlı yaş, Hicran kapısını çalmış bu gönül. Derman kılanım yok feryadım duyup, Ömür ziyan olmuş yıllarım kayıp, Konuşsam ar olur; sussam da ayıp, Dostum ara yerde kalmış bu gönül. Kerem’i olmuşum aşk denen narın, Adı benden bile Okumaya Devam Et
İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif diye Elif’in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye Elif kaşlarını çatar Gamzesi bağrıma batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye Evlerinin önü çardak Elif’in elinde bardak Sanki Okumaya Devam Et
Ne yarenim kaldı; ne de sırdaşım, Ben kendi kendime yaşarım anne. Dertten kurtulmuyor biçare başım, Her türlü çileyi taşırım anne. Bir türlü bitmiyor derde merağım, Yada yakın iken dosttan ırağım, Artık hiç kalmadı durum durağım, Kükremiş sel gibi taşarım anne. Feryat figan gönlüm durmadan inler, Felek hep döktürdü gözümden kanlar, Okumaya Devam Et