âşığın dünyada seveni yoktur, Bir başına kabre sarılır gider. Derde derman kılmaz ne dost, ne doktor, Ancak kendisine yâr olur gider. Sev diye buyurdu yaradan Hüdâ, Nedendir ettiler gönülden cüda? âşığın sözleri olmaz beyhude, O da kalanlara sır olur gider. Hastaya ilaçtır dostun sohbeti, Hiç olur mu sevenlerin nefreti? Ölmeden Okumaya Devam Et
Ben affetsem senin suçun, Yıllar affeder mi seni? Ok eyledin siyah saçın, Teller affeder mi seni? Gerçekleri buyurursan, Candan kini sıyırırsan, Ettiğini duyurursan, Kullar affeder mi seni? Sılam bana diyar gurbet, Bulmadım senden muhabbet, Söyle ey bre muhannet! Diller affeder mi seni? Çoğaldı saçımın akı, Demiştin aşkımız baki, Garipoğlu’m gözümdeki, Okumaya Devam Et
Geceler aşığın belası derler, Uyku nedir bilmez gözü aşığın. Sanki cehennemdir bastığı yerler, Dinmez bedeninden sızı aşığın. Kimi zaman mecnun gibi del’olur, Şirin diye dağlar delen el olur, Kamber olup bir Arzu’ya kul olur, Kerem sazı, bülbül sözü aşığın. Dağ dağa kavuşsa aşık kavuşmaz, Gam kasavet hiç başından savuşmaz, Akîl Okumaya Devam Et
Kadir Mevla’m senden budur dileğim, Dünyada tutacak dal gönder bana. Neden uçmaz oldu gönül meleğim? Kırılmadık kanat, kol gönder bana. Ağır olur dostun dosta sillesi, Temelden yıkıldı gönül kalesi, Aldatmadan kör şeytanın hilesi, Hep seni anacak dil gönder bana. Huzura varmaya yüzüm yok amma, Rahman ve Rahim’sin kula daima, Her Okumaya Devam Et
Anne ben gidiyorum asker oldum vatana, Dileğim layık olsam ecdadıma atama. Sevdiceğim ardımdan karalar bağlamasın, Saklasın gözyaşını ah çekip ağlamasın. Bir hain pusu buldu nöbette canımızı, Mateme garkeyledi aziz vatanımızı. Elimde silahımla bu gün de nöbetteyim, Üzülme anneciğim İnşallah cennetteyim. Babam gözyaşlarını içine akıtmasın, Son arzum dostlarımdan beni hiç unutmasın. Okumaya Devam Et
Niye her işimiz terse yorulmuş? Zenginler yaşıyor fukara gibi. Sanki hamurumuz kille karılmış, Sahtekar ustanın duvarı gibi. Kopyayla karışmış nerde asıllar? Bozulmuş töreler; eski usuller, Yarınlardan umut kesmiş nesiller, Kurumuş toprağın pınarı gibi. Garipoğlu’m sözden cayan ağalar, Haramı helalden sayan ağalar, Yoksulun hakkını yiyen ağalar, Kıvırır meydanda Shakira gibi.
Birazcık şad olup güleyim derken, Felek taktı bir delilik nişanı, Başımdan döküldü saçlarım erken, Kabus etti her gecenin düşünü. Adı gizli bir sevdaya kul etti, Öz sılamı gurbet ele yol etti, En sonunda dilimi de lal etti, Yağmur etti gözlerimin yaşını. Çeşm-i yaşım pınar etti; çağlattı, Kaderimi hep olmaza bağlattı, Okumaya Devam Et
Eğlen biraz sana öğüt vereyim, Susamışa bir bardak su doldurma. Diyor isen mutluluğa ereyim, Bir taşı yerinden kapıp kaldırma. Sille tokat eksik etme karıdan, Kavga çıkar hep öteden beriden, Hesap sor evdeki boştan yarıdan, Her gün ağlat hiç yüzünü güldürme. Dul hanım görende yolunu çevir, Yetime yoksula burnunu kıvır, Yüzüne Okumaya Devam Et
Ya Rab sana kıldım arzu niyazı, Ahvalimi kullarına bildirme. Zalim göstermedi baharı yazı, Bir dahi kuru hayale daldırma. Gül sinem çürüdü basmaktan taşı, Çaylar söndürmedi kalpte ataşı, Tenhalarda akıttığım gözyaşı, Hatır gönül bilmez ele sildirme. Aşık olan sevmez dünya malını, Şifa olsa tatmaz yaban balını, Ezelden badeli Garipoğlu’nu, Gerçek yâri Okumaya Devam Et
Size derim size; ey siyasiler! Sabır taşı çatlamaya az kaldı. Bu tufan sizi de, bizi de siler, Kara günler hortlamaya az kaldı. Gör nic’oldu bizim petrol, kömürler, Yine mebus oldu kürkü samurlar, Tepenizden akan çirkef, çamurlar, saçınızı bitlemeye az kaldı. her yanı doldurdu eli çabuklar, Horoz postu giydi kara tavuklar, Okumaya Devam Et