“Ağlar koyup gitti beni o gelin.” Diye bir türkü yakmıştı dertli bir ozan; Göçüp giden yarinin ardından. Aklıma düştü puslu bir gecenin içinde. Ölmeden yalnız bırakılmaz mıydı bir can? Ölmeden öldürmez miydi ki; Deli bir sevda? Ben kaç geceyi sabah bildim, Kaç sabahı yarım yaşadım güneşsiz. Ben kaç kez öldüm. Okumaya Devam Et

Sende kaldı yarım aklım; kırık hayallerim sende. Sende kaldı param parça düşlerim; yıkık umutlarım sende. Tozduman bir gecenin, dayanmışım şakağına. Soğuk bir namluda uykularım, Eli tetikte sabahlar. Bin defa vurup öldürmeyen güneş. Ahhh! Örseleyen ömrümü; sil baştan gelen her gün. Kahrolsun bu günbatımı. O akşamı müjdeleyen ılık rüzgar. Kahrolsun; yarım Okumaya Devam Et

Esiri olmuşum; Kerbela gözlerinin. Ben aşkına susuz, hasretine mahpus kalmışım. Ayaklarım sana prangalı, ellerim kör sevdana kelepçeli. Fırat gibi yanıbaşımdayken bile, bir uzak bir yakındın bana. Ne on üç senemi deviren kalleş sevgi, Ne ömrümü ziyan eden eski sevgili. sen gidince anladım, ben en çok seni sevmişim. Anadan, babadan, gardaştan. Okumaya Devam Et

Kendi hikayesini kaybeden diyordu bir filmde; Başkalarının hikayelerine sarılır. Yaşamadan bilemezmiş insan. Kendi hikayesini kaybeden bir şairin, sevda yolcusunun Kendinden geriye ne kalır? Birkaç satırdan ibaret aptal saptal birtakım söz grubundan oluşan yarım akçe etmez bir dizi şiir mi? Yoksa gerçekliği meçhul; Leyla Mecnun aşklarının sonu buruk hikayeliri mi? Öylesi Okumaya Devam Et

İşte gidiyorsun ey sevgili! Sevdanın benden uzak sokaklarında yürüyorsun. Elimi uzatsam tutacak gibisin, ahh! Söylesem diyorum; dilim dönse yani. Ağlasam diyorum omuzlarımda, Anlatsam diyorum; beni kaç gecenin firarisi yapan sevgiyi. Geceleri bana küstüren sevdanı işte. Çıkmayan aklımdan sesini. İşte gidiyorsun ey sevgili! Sen gidiyorsun, ben ardından sürülmüşüm sevdanın soğuk zindanlarına. Okumaya Devam Et

Aptal bir şair vardı dersiniz bir gün, Delice severdi çayı, Anayı severdi ama diyemezdi, Bacıyı severdi anne emekleri var diye, Sigarayı severdi bir de, yok yok, sevmezdi de, Dumanına anlatırdı çaresizliğini, Aradığında bulamazdı ki bir Allah kulu, bulsa da söyleyemezdi ki, Biz de yoktu onun kilidi, Anahtarı ilkçağdan mı ne? Okumaya Devam Et

Ey sevgili! Sen bülbül kafesindesin; Ben sonu gelmez; uçsuz bir yalnızlığın hücresindeyim. Senin aşkına pervane güllerin, Benim acıya, gözyaşına şerbetli yüreğim var. Senin güldüğünde yanaklarını dolduran; Baktığında aşıkları mestane eden gamzelerin, Benim hicran duvarlarına demirden kelepçelerle bağlanmış; Parmaklarına kan oturmuş ellerim var. Senin bakışıyla cihanı döndüren gözlerin, Benim her mısrası Okumaya Devam Et

Hayat savaşının ortasındayım yalın kılıç, Kalkanım param parça, Göğsüme adını kazımışlar acı bir sevi masalının. Ömrümün baharına nakşetmişler. Adının baş harfini. Sonu yok bir hikayenin daha baş rolünde ben, Ağır yaralıymışım, komadaymışım. Ölüyormuşum kime ne. Hangi yürek acır aşkın öksüzüne? Aptal teori adamlarının abuksubuk, peşin hüküm var sayımları, Kirletir o Okumaya Devam Et