İşte gidiyorsun ey sevgili!
Sevdanın benden uzak sokaklarında yürüyorsun.
Elimi uzatsam tutacak gibisin,
ahh! Söylesem diyorum; dilim dönse yani.
Ağlasam diyorum omuzlarımda,
Anlatsam diyorum; beni kaç gecenin firarisi yapan sevgiyi.
Geceleri bana küstüren sevdanı işte.
Çıkmayan aklımdan sesini.
İşte gidiyorsun ey sevgili!
Sen gidiyorsun, ben ardından sürülmüşüm sevdanın soğuk zindanlarına.
Vurgun yer gibi ruhum; uzaklaşan her bir adımında.
Ölümün ılık nefesine teslim oluyorum sanki.
Bedenim yabancı gibi her şeye,
Bir senin sesine, gülüşüne aşina kalıyorum.
Gönlüm bin parça bölünmüş,
Bir savaştan yeni çıkmışçasına yorgun.
Kulaklarım duymuyor senden başkasını,
Ara sıra dalıp dalıp gidiyorum kapkara bir boşluğun katran karası kaldırımlı sokaklarına,
Düşe kalka yürüyorum.
Takılıyorum çocuk gibi küçücük engellere,
Kanıyorum,
Ellerim, dizlerim parçalanıyor.
Yanıyorum.
Cehennem alevini aratan yangınlarda.
Ey sevgili! Sen gidiyorsun,
Ben avare kalmışım ardından bakıyorum,
Başı boş sokaklarında sevdanın izlerini arıyorum.
Yokluğnun kelepçeleriyle bağlanmışım.
Kangren ellerim.
Yüreğimde hasretin paslı çivisi,
Usul usul deliniyorum.
Santim santim bölünüyorum.
Ve sen gidiyorsun.
Ben kapısından alınıyorum,
Çıkışı olmayan yalnızlar şehrinin.
Sen gidiyorsun; ve ben…