Kendi çöplüğünde öten horozlar, Şimdi her meydanda ötüyor emmi. Sahte gülücükler; yapmacık pozlar, İnsanlık battıkça batıyor emmi. Çıkarcı dostluklar vefadan yoksun, Ağlayana güler cefadan yoksun, Çalmadan oynayan sefadan yoksun, Durduk yere göbek atıyor emmi. Sevgiden saygıdan habersiz nesil, Kopyayı unuttuk nerede asıl? Yıkıldı töreler bozuldu usûl, Evlat atasına çatıyor emmi. Okumaya Devam Et
Ana cümle işim terse yoruldu, Benim eski yardan intizarım var. Umut dalım ta kökünden kırıldı, Şimdi bir nefeste bin efkarım var. Hayat sınavından sınıfta kaldım, Gözyaşımla sabır taşını deldim, Daha genç yaşımda saçımı yoldum, Otuza varmadan ihtiyarım var. Garipoğlu yandım aşkın narında, Mansur oldum bir güzelin darında, Her seherde, her Okumaya Devam Et
Yaza yaza mürekkebim tükendi, Feleğin işini aklım almıyor. Feryad-ı ahımdan bulutlar yandı, Çeşm/i yaşım gibi yağmak bilmiyor. Karac’oğlan dertten felah bulmamış, Sümmani de yârdan murat almamış, Mahzuni de can evinden gülmemiş, Niye aşıkların yüzü gülmüyor? Garipoğlu’m umudunu yel aldı, Gözlerini sanki derya sel aldı, Hayâlini dahi hoyrat el aldı, Yaşasan Okumaya Devam Et
Ey Allah’ım! Merhamet et kuluna, Bu kara sevdaya düçar eyleme. Yardım eyle; selâmet ver yoluna, Bir daha şaşırtıp naçar eyleme. Eller gibi muradımı almadan, Sevgi bahçesinden bir gül yolmadan, Kurban olam gerçek dostu bulmadan, Yalancı dünyadan göçer eyleme. Garipoğlu’m kimselere sözüm yok, Senden özge hiçbir dosta nazım yok, Divana durmaya Okumaya Devam Et
Beni benden eden vefasız suna, Ömrüm dert elinde çürüyor tez gel. Tükendim aşkından bak yana yana, Felek küllerimi kürüyor tez gel. Ferhat dağlar deldi; Mecnun çöl aştı, Yanık Kerem gurbet elde dolaştı, Tüm sevenler sevdiğine ulaştı, Eller muradına eriyor tez gel. Dostlar bile kaçtı benden ırağa, Eremedik vuslat denen durağa, Okumaya Devam Et
Dünya senin çoktan bozuk ayarın, Saya saya bitmez yalanların var. Bilmem beter midir bu günden yarın? Söyle daha nice planların var. Tecavüzler, işkenceler, tacizler, Zalimlere hep verildi tavizler, Savaşlarda bombalandı acizler, Mazlumun canını alanların var. Halkı birbirine düşüren sende, Haramla aşını pişiren sende, Övüp namussuzu şişiren sende, Bin yıldır bitmeyen Okumaya Devam Et
Ana can aşkın elinden, Sılayı gurbet eyledik. Şad olup gülelim derken, Derde muhabbet eyledik. Bu sevda çakır dikeni, Yandırır, çürütür teni, Mecnun gibi gece günü, Hepsini berbat eyledik. Garipoğlu hallarını, Kırdı felek kollarını, Has bahçede güllerini, Ağulu şerbet eyledik.
Bu canımı dost yoluna serdim; pazar eyledim, Cevher kıymetini bilir; adil pazar kalmamış. Açıp gönül gözlerimi döndüm nazar eyledim, Gördüm insandan insana hoş bir nazar kalmamış. Kimisinin gözlerini para hırsı bürümüş, Kimisinin yüreğinin sevgi seli kurumuş, Kimisinin dert elinden gül sinesi çürümüş, Aklı selim, gönlü engin bir ihtiyar kalmamış. Garipoğlu Okumaya Devam Et
Namusu şerefi elden aldırdık, Bilmem kaybedecek daha ne kaldı? Haya perdesini gözden kaldırdık, Bize avunacak bahane kaldı. Güzeliğimizi ele mal ettik, Ecnebiyi rehber ettik; yol ettik, Kendimizi Avrupa’ya kul ettik, Tükendi özümüz; aha ne kaldı? Ne varsa maziden hepten kirlettik, Geleneği cilaladık; parlattık, Boşa döktük; saç sakalı kırlattık, Bizlerden geriye Okumaya Devam Et
Ana bu sevdadan vazgeç dediler, Gayrı vazgeçmenin zamanı geçti. Gönüle özge bir yâr seç dediler. Özge yâr seçmenin zamanı geçti. Felek hayâlimi düşe çevirdi, Yıktı umudumu boşa çevirdi, Kanadı yaralı kuşa çevirdi, Yeniden uçmanın zamanı geçti. Garipoğlu’m ömür geçti beyhude, Böyle yazmış yazımızı ol Hüda, Aşkın kevserinden yalan dünyada, Bir Okumaya Devam Et