Bülbül gibi öttüm dostun bağında, Ağyâr bahçesinde bana gül mü var? Feryat figan ettim gönül dağında, Burda kar borandan başka hâl mi var? Kargalar tünemiş bir kuru dalda, Arılar dolanır petekte, balda, Hayat dedikleri incecik yolda, Ölümden öteye giden yol mu var? Efendim, sevgilim, tabibim, yârim, Garipoğlu’m sensin derdim, efkârım, Okumaya Devam Et

Yeter gayrı uyuduğun Müslüman, Bu gafletin sonu gelmesin mi hiç? Suriye, Filistin, Irak toz duman, Ümmetin çilesi dolmasın mı hiç? Başımız kurtulmaz dertten; telaştan, Kimimiz bihaber tatlı bir aştan, Çocuk, yaşlı, kadın vuran savaştan, Bu dünya nihayet bulmasın mı hiç? Her gün yaprak yaprak alınır özün, Neden bunca zulme kapalı Okumaya Devam Et

Zengin avuç avuç yalarken balı, Fakirin hapı yuttuğu çağdayız. Benden sorarsanız işin aslını, Adamın adam sattığı çağdayız. Çaylar nehir oldu, denizler dere; İnsanlık suç oldu, zalimlik töre; Nefsine uyanın göz göre göre, Günaha şirke battığı çağdayız. Din, ahlak ne demek? Bırak. denilen, Hakkı savunana, Salak. Denilen,, Artık insan olmak, Yasak. Okumaya Devam Et

Ferhat’ın kadrini kimse bilmezdi, Dağları deldiren eli olmasa. Bülbül feryadını gül dinlemezdi, Gönüller mest eden dili olmasa. Eyub’um derdine deva bulmazdı, Karac’oğlan gurbet elde kalmazdı, Yusuf da Mısır’a sultan olmazdı, Yakup’dan ayrılan yolu olmasa. Yüce dağ başında duman tütmezdi, Dalda meyve; yerde otlar bitmezdi, Yunus Taptük kapısında yatmazdı, Yüreğinde iman Okumaya Devam Et

Yeni gonca açmış taze dalında, Gönlümde emsalsiz gül sevdiceğim. Kevser ırmağı var sanki dilinde, Sözü şeker, şerbet, bal sevdiceğim. Cennet-i âlâdan inmiş buraya, Tek sahiptir kalbimdeki saraya, Değişilmez ahirette huriye, Zülfünden bir tane tel sevdiceğim. Elinde kalem yok; fermanım yazar, Dünya benim olur; eylese nazar, Bazı işmar eder; Bazı göz Okumaya Devam Et

Sevenler yalnız ölür, Bir silbaştan umut olur yanında; bir de ufuklara savrulan dumanı, cahil avuntusu bir paket sigara. İçinde yanan o varmış hani şairin dediği. İçinde yananlar. Buruk sevda öyküsü, Ölümsüzlüğün ölüm türküsü. Yalnızlığın kalleş uykusu. İçinde yanan meret değil o. Yakmaz tütün âşık bağrını. Bir sevgili ateşi, teni güneşin Okumaya Devam Et

Ana hiçbir duam yerin bulmuyor, Hiç arı değmemiş bal mı istedim? Dileklerim Hakk’tan makbûl olmuyor, Yokuşsuz, engelsiz yol mu istedim? Bilmiyorum Mecnun muyum, kerem mi? Yâr ateşi sinemize merhem mi? Anlamadım gülmek bize haram mı? Dumansız, yangınsız kül mü istedim? Yaradanım, sen affeyle kusurum, Bir güzelin kapısında esirim, Kula gölge, Okumaya Devam Et

On dört asır geçti sensiz kalalı, Yıllar seni arar Ya Resulallah. Gönüllere kir pas doldu dolalı, Diller seni arar Ya Resulallah. Sen gideli sanki kıyamet kopmuş, İnsan maddiyata kul olup tapmış, Her birisi ayrı bir yöne sapmış, Yollar seni arar Ya Resulallah. Suriye Mısır’ı alevler sarmış, Zulüm Filistin’i kalbinden vurmuş, Okumaya Devam Et

Ahu gözlüm senin kara sevdandan, Aklım bir hoş oldu; feleğim şaştı. Dileğimsin şanı yüce Mevlâ’mdan, Dilim düğümlendi; fikrim dolaştı. Kadir Mevlâ yolumuzu bir etmiş, Beni sana kurban diye yaratmış, Senelerdir ağlamayı unutmuş, Gözümün yaşları deryayı aştı. Yada ayan etme âşığın sırrın, İster köle eyle; ister esirin, Kurban olam; bağışla geç Okumaya Devam Et

Bir gün ölüp Hakk divana, Varmaz mısın zalim nefsim. Kabir denen o dar yere, Girmez misin zalim nefsim. Hesap günü çetin orda, Baki kalan var mı burda? Allah’ın rızası nerde? Sormaz mısın zalim nefsim. Bu mudur dünyada harcın? Yıkılır taht ile burcun, Namaz, oruç kulluk borcun, vermez misin zalim nefsim. Okumaya Devam Et