Boşuna gam çekme; ey mecnun gönül! Kimler deva bulmuş; çöl yarasına. Dikenli gül için figanda bülbül, O da feryat eder dil yarasına. Dibe battı aşkımızın gemisi, Issız kaldı bizim gönül camisi, Yüreğimde kaldı sevda kaması, Felekler neylesin kul yarasına? Garipoğlu’m çilesinden onmadı, Deli gönül aşk meyinden kanmadı, Talih bizden yana Okumaya Devam Et

Dinle, sözüm sana; ey nazlı dilber! Sen de eller gibi vefasız olma. Arada bir gönder; kendinden haber, Susuz çöller gibi vefasız olma. Dile döktüm yüreğimin yasını, Gel koparma; bu sevdanın süsünü, Esirgeme; kulağımdan sesini, Suskun diller gibi vefasız olma. Emrah’ı zindanda yatıran gibi, Kamber’i ölüme götüren gibi, Eşref’i sulara batıran Okumaya Devam Et

Ahu gözlüm niçin böyle ağlarsın? Çıkmaza mı düştü yolların senin? Gözyaşını ark eyleyip çağlarsın, Değmeden bulanmış göllerin senin. Bir kanlı mateme bulaşmış gözün, Sanki dost elinden vurulmuş özün, Yürekten dudağı bulmuyor sözün, Nedendir lal olmuş dillerin senin. Sen ki bir turnasın uç da göreyim, Şu bizim ellerden geç de göreyim, Okumaya Devam Et

Ey vefasız! Sür bu zalim devranı, Kader senden yana; kul senden yana. Bana arattırdın yezit mervanı, Zulüm senden yana; el senden yana. Karaladın yirmi üçün yılını, Hançer ettin bir soysuzun dilini, Yaşattın sılada gurbet elini, Dağlar senden yana; yol senden yana. Kabus ettin her gördüğüm hülyamı, Kuru çöl eyledin gönül Okumaya Devam Et

Badısaba neredesin; kimlesin? Ilgıt ılgıt yare doğru es de gel. Devr-i âlem feryadımı dinlesin, Beni yakan nara doğru es de gel. Felek kurmuş binamızı çileden, Halas etmez bizi dertten; beladan, Bir güzelin virdi beni del’eden, İstediğin yere doğru es de gel. Kerem bile çekmez bendeki zarı, Yaman olur gariplerin efkarı, Okumaya Devam Et

Ey vefasız! Senin haram gülünden, Bir çift gonca derdiğime pişmanım. Yıllar var ki neler çektim elinden, Sana meyil verdiğime pişmanım. Sen getirdin saçlarıma talanı, Saldın içerime derd-ü belanı, Senin gibi melek yüzlü yılanı, Kollarıma sardığıma pişmanım. Gurbet ettin bana öz mekanımı, Kurak çöle ark eyledin kanımı, Kerem gibi yanıp duran Okumaya Devam Et

Vefasız yar bana intizar etmiş, Konuşur dilleri lal olsun demiş. Bilmem ki kimleri bahtiyar etmiş, O da mutluluğa el olsun demiş. Çile olsun yaşamının yasası, İçki şişesiyle dolsun masası, Bağırsın çağırsın çıkmasın sesi, Ağlayıp inleyen kul olsun demiş. Uykuları harap olsun derdinden, Boran eksilmesin gönül yurdundan, Ağlayan olmasın bir tek Okumaya Devam Et

Zalimler kudurdu; vermiyor aman, Neredesin; nerde kaldın zülfikar? Devran yüz çevirdi; değişti zaman, Neredesin; nerde kaldın zülfikar? Bağdat’da mı, Gazze’de mi; adresin? Yemen’den, Bosna’dan gelmiyor sesin, Gör ki özlemi var; sana herkesin, Neredesin; nerde kaldın zülfikar. Zulüm arşa çıktı; yandı asuman, Figan ile yandı; söndü asuman, Sanki Kerbela’ya döndü; asuman, Okumaya Devam Et

Ne yurdum, ne yuvam, ne ocağım var, Bayramdan bana ne; elden bana ne. Ne köyüm, kasabam, ne bucağım var, Gurbetten bana ne; yoldan bana ne. Eşi dostu olan bayram yaşıyor, Gözyaşlarım asumanı aşıyor, Benim gönlüm ağustosda üşüyor, Yeşilden bana ne; aldan bana ne. Mesken ettim bana sevda çölünü, Sılada yaşarım Okumaya Devam Et

Otur! Derdim anlatayım arkadaş, Yine belasını bulmuş bu gönül. Her gün içerime akar kanlı yaş, Hicran kapısını çalmış bu gönül. Derman kılanım yok feryadım duyup, Ömür ziyan olmuş yıllarım kayıp, Konuşsam ar olur; sussam da ayıp, Dostum ara yerde kalmış bu gönül. Kerem’i olmuşum aşk denen narın, Adı benden bile Okumaya Devam Et