Yine bahar geldi bizim ellerde, Dereler çağlayıp akmıyor hocam. Ben sılada; gönlüm gezer çöllerde, Sevdadan gayrısı yakmıyor hocam. Garbi yeli gibi esti sevdiğim, Selamı sabahı kesti sevdiğim, Bilmiyorum niye küstü sevdiğim, İnan hiç yüzüme bakmıyor hocam. Garipoğlu’m ömür gamdan ibaret, Bitmiyor ki aşıklarda esaret, Kalmadı ki insanlarda merhamet, Düşenler ayağa Okumaya Devam Et
Niye yaşıyorum fani dünyada, Ayva beni sevmez, nar beni sevmez. Gücüm de yetmiyor artık feryada, Derman beni sevmez, fer beni sevmez. Sargısız yarayım her an kanarım, Çeşmesinden hasret akan pınarım, Sahraya dikilmiş kuru çınarım, Yağmur beni sevmez, kar beni sevmez. Kaderim yazılmış katran karadan, Garipoğlu’m sürünürüm aradan, Ben derdimi kime Okumaya Devam Et
Vurdular imam Hüseyn’i, Ağlar kerbela kerbela. Bu ümmetin yüreğini, Dağlar kerbela kerbela.. Figan sardı çölerini, Erken solmuş güllerini, Kaderine ellerini, Bağlar kerbela kerbela. Garipoğlu yiğitleri, Unutulmaz şehitleri, Ehl-i beyte ağıtları, Söyler kerbela kerbela
Acep kıyar m’ola? Dost olan dosta, Gül sinem üstüne ok vurma benim. Anamdan doğalı ciğerim hasta, Bir de dallarımı sen kırma benim. Evvel Mecnun idim; Kerem’e döndüm, Yunus ocağında kül oldum; yandım, Sabavetten beri dosta inandım, Harmanım dört yana savurma benim. Şu divane gönlüm yardan yaralı, Bahçeden yaralı, bardan yaralı, Okumaya Devam Et
Sana bir duam var ulu yaradan, Bülbüller seslesin; gül amin desin. Sensin olmazları bir tek var eden, Melekler ağlasın; kul amin desin. Kamil olan görmez dostta kusuru, Devrildi gönlümün kalesi, suru, Tek sana açarım bu gizli sırrı, Felekler yalvarsın; kul amin desin. Garipoğlu’m der günahkar kulunum, Ne fazla derinim; ne Okumaya Devam Et
Aklımı baştan aldıran, Kara sevda değil mi ki? Gönlüme çile dolduran, Kara sevda değil mi ki? Ah edip saçım yolduran, Uykularımı böldüren, Beni aleme güldüren, Kara sevda değil mi ki? Vurup sinemi deldiren, Bana hep matem bulduran, Garipoğlu’nu öldüren, Kara sevda değil mi ki?
Ağlaya ağlaya bitiyor ömrüm, Bir defa gülmeyi öğrenemedim. Meğer ne ağırmış günahım, cürmüm, Tövbekar olmayı öğrenemedim. Gurbet diyarına yıktım göçümü, Ateşle, volkanla yaktım içimi, Bir sevda uğruna döktüm saçımı, Gerçek yar bulmayı öğrenemedim. Garipoğlu yüzüm gülmez firkatten, Gülüm soldu sevda denen illetten, Çok çalıştım; şu kısacık hayattan, Hiç murat almayı Okumaya Devam Et
Cebinde bir kuruş paran olmasa, Seni de kenara atarlar beyim. Sevenlerin senden fayda bulmasa, Ucuz bir pazarda satarlar beyim. Zenginler anlamaz fakir halini, O sebepten zekat vermez malını, Sofranda unutmadığın balını, Gözünün önünde yutarlar beyim. İstersen vali ol; istersen paşa, İstersen köle ol; istersen haşa, Teneşir denilen o garip taşa, Okumaya Devam Et
Asırlık tarihin; şanlı mazin var, Mayıslar bizimdir seninle Cimbom. Gönüllerde hiç silinmez yazın var, Mayıslar bizimdir seninle cimbom. Yaşarız şerefin şanınla cimbom. Sensin gururumuz Türk futbolunda, Milyonlar coşuyor bir tek golünde, Dört yıldızın, uefan var elinde, Kupalar bizimdir seninle cimbom. Mutluyuz bu günle; dününle cimbom. Madrid, Barça, Münih tanır adından, Okumaya Devam Et
Bilmem nasıl anlatmalı bu çağı, Söylemeye takat mi var; hal mi var? Küfür isyan sarmış ağzı dudağı, Muhabbet edecek tatlı dil mi var? Alışmışız göre göre vahşete, Tecavüze, işkenceye, şiddete… İnsanlığın düşdüğü bu gaflete, Ağlamaya gözümüzde sel mi var? Hayıra varmıyor kimsenin işi, Vefanın, sevginin çekilmiş fişi, Bu dünyada yaktığı Okumaya Devam Et