Ağlaya ağlaya bitiyor ömrüm, Bir defa gülmeyi öğrenemedim. Meğer ne ağırmış günahım, cürmüm, Tövbekar olmayı öğrenemedim. Gurbet diyarına yıktım göçümü, Ateşle, volkanla yaktım içimi, Bir sevda uğruna döktüm saçımı, Gerçek yar bulmayı öğrenemedim. Garipoğlu yüzüm gülmez firkatten, Gülüm soldu sevda denen illetten, Çok çalıştım; şu kısacık hayattan, Hiç murat almayı Okumaya Devam Et

Her gün başka döner çarkı feleğin, Yolundan sapmaya bir adım kaldı. Lain şeytan denen sahte meleğin, Elini öpmeye bir adım kaldı. Kabe yıkmak gibi gönül yıkması, Çetin olur dil yarası çekmesi, En sonunda Azrail’in tekmesi, Bizi de tepmeye bir adım kaldı. Birbirine girdi çoğaldı sesler, Darmadağın olmuş duygular hisler, Dört Okumaya Devam Et

Cebinde bir kuruş paran olmasa, Seni de kenara atarlar beyim. Sevenlerin senden fayda bulmasa, Ucuz bir pazarda satarlar beyim. Zenginler anlamaz fakir halini, O sebepten zekat vermez malını, Sofranda unutmadığın balını, Gözünün önünde yutarlar beyim. İstersen vali ol; istersen paşa, İstersen köle ol; istersen haşa, Teneşir denilen o garip taşa, Okumaya Devam Et

Asırlık tarihin; şanlı mazin var, Mayıslar bizimdir seninle Cimbom. Gönüllerde hiç silinmez yazın var, Mayıslar bizimdir seninle cimbom. Yaşarız şerefin şanınla cimbom. Sensin gururumuz Türk futbolunda, Milyonlar coşuyor bir tek golünde, Dört yıldızın, uefan var elinde, Kupalar bizimdir seninle cimbom. Mutluyuz bu günle; dününle cimbom. Madrid, Barça, Münih tanır adından, Okumaya Devam Et

Bilmem nasıl anlatmalı bu çağı, Söylemeye takat mi var; hal mi var? Küfür isyan sarmış ağzı dudağı, Muhabbet edecek tatlı dil mi var? Alışmışız göre göre vahşete, Tecavüze, işkenceye, şiddete… İnsanlığın düşdüğü bu gaflete, Ağlamaya gözümüzde sel mi var? Hayıra varmıyor kimsenin işi, Vefanın, sevginin çekilmiş fişi, Bu dünyada yaktığı Okumaya Devam Et

  Alem mi bozuldu; biz mi değiştik? Niçin yüzümüze gülmüyor beyler? Gün görmedik; sefalete alıştık, Talih bizden yana gelmiyor beyler. Gün geçtikçe katmerlendi derdimiz, Önümüz karanlık; ışık ardımız, Doksan yıldır gelişmekte yurdumuz, Yırtık büyük yama almıyor beyler. Dağılmış yuvalar oy bahaneler! Mazide mi kaldı o şahaneler, Karnımız doyduysa oh “Daha Okumaya Devam Et

Bilmiyorum hangi derdin söylesem, Seçimden seçime paşa halkımın. Katmerlendi sinesine oturdu, Her kimi getirse başa halkımın. Zamlar esir aldı koskoca yurdu, Vampirler çoğaldı; terör kudurdu, Vekili sandalye, masa savurdu, Meclisi döndü kreşe halkımın. Fakirleşdi aşireti obası, Evde çocuk bakar aile babası, Heba oldu anaların çabası, Yaramadı hiçbir işe halkımın. Hep Okumaya Devam Et

Vefasız bir daha senin aşkından, Kavrulup yanmaya tövbekarım ben. Pare pare düştün gönül köşkümden, Sözüne kanmaya tövbekarım ben. Aşkın dağlarını çileyle aştım, Destan oldum dilden dile dolaştım, Senin için her günaha bulaştım, Adını anmaya tövbekarım ben. Kinim de kalmadı gayrı zatına, Kavi olmasan da sevgi ahtına, Aldanıp inanıp senin atına, Okumaya Devam Et

Yine kahırlandım kendi kendime, Yüreğimde fer kalmamış ağa can. Bunca elem ağır geldi bendime, Taşa taşa yer kalmamış ağa can. Her yanımız kör dikenle sarılmış, Garip serçe yuvasında vurulmuş, Nemrut’lar, Karun’lar tekrar dirilmiş, Hiç akıllı ser kalmamış ağa can. Çakal ile dolmuş kurtlar otağı, Kurdu sarmış cehaletin batağı, Dost mu Okumaya Devam Et

Bu aşkın elinden harabe ömrüm, Rüzgarlarda savruluyor; ağabey. Ne sözüm geçer gönüle; ne hükmüm, Can bedenden ayrılıyor; ağabey. Deli gönül yari görür her düşde, Sevdası tütüyor dumanlı başda, Tutuşur yüreğim sanki ateşde, Alev alev kavruluyor; ağabey. Mecnun gibi Leyla’sını arayan, Kerem gibi yar yoluna eriyen, Yıllar yılı hasret ile çürüyen, Okumaya Devam Et