Boşa bülbül leyin feryat eyleme,
Gülün gazelinden sana ne gönül.
Eşref gibi deryaları boylama,
Deryanın selinden sana ne gönül.
Engelli, enginli, yüksek başı var,
Dört mevsim tipili, karlı kışı var,
Belki sevdiği var; belki eşi var,
Dağın maralından sana ne gönül.
Sen getirdin ömrümüze viranı,
Doktor mu ki bu yaranın saranı?
Bilmiyorum hangi elin cereni,
Kaşın hilalinden sana ne gönül.
Bu Garipoğlu’na ettiğin yeter,
Sevdanın elinden dumansız tüter,
Yıllardır ah edip ağladın yeter,
Elin güzelinden sana ne gönül.