Yetmedi mi şu feleğin oyunu?
Kargayı kondurdu gülün dalına.
Haram etti ekmeğini, suyunu,
Zehir kattı soframızın balına.
Yükleyip sırtıma hasret yükünü,
Kırdı umut dallarımın kökünü,
Irak etti bana benden yakını,
Attı beni aşkın susuz çölüne.
Hep yolları birbirine dolaşan,
Yıllar yılı kaderiyle güreşen,
Gönlü yara bahtı permeperişan,
Bakın şu Garipoğlu’nun halına.