Bilmem nasıl anlatmalı bu çağı,
Söylemeye takat mi var; hal mi var?
Küfür isyan sarmış ağzı dudağı,
Muhabbet edecek tatlı dil mi var?
Alışmışız göre göre vahşete,
Tecavüze, işkenceye, şiddete…
İnsanlığın düşdüğü bu gaflete,
Ağlamaya gözümüzde sel mi var?
Hayıra varmıyor kimsenin işi,
Vefanın, sevginin çekilmiş fişi,
Bu dünyada yaktığı şu ateşi,
Ahiretde söndürecek kul mu var?
Halimize ağlar oldu fezalar,
Mazlumun üstüne yağar füzeler,
Garibana uygulanır cezalar,
Fukaraya tutacak bir dal mı var?
Garipoğlu var mı kefenin cebi?
Soyguncu, vurguncu doldurdu kabı,
Yaradan ki her nesnenin sahibi,
Ondan gayrı kapı mı var; yol mu var?