Nedir bu telaşın? oy bre gönül? İnsan kaderinden kaçabilir mi? Niye feryat eder şu garip bülbül? Bülbülsüz tek bir gül açabilir mi? Arılar meftundur çiçeğe, bala, Meyvesi mahkumdur ağaca, dala, Sevdası ölüme götürse bile, Bir can cananından geçebilir mi? Garipoğlu’m budur yâre beyanın, Sonu belli kör şeytana uyanın, Bu dünyada Okumaya Devam Et

Bir daha hatrımı sorma vefasız, Cismimi aklından sil güle güle. Bir gün göstermedin dertsiz, cefasız, Senin olsun şerbet, bal güle güle. El gülüp oynarken ağladım yeter, Bayram günü kara bağladım yeter, Coşkun çaylar gibi çağladım yeter, Biraz da sen mahzun ol güle güle. Biter mi dünyanın derdi, cefası? Olur mu Okumaya Devam Et

Ey sevdiğim! Haydi var git yoluna, Yaprağımız ayrı; dalımız ayrı. Koyma hatırına gayrı yadımı, Yangınımız ayrı; külümüz ayrı. Senin sevdan beni benden alandı, Şu virane genç ömrümü çalandı, Seni sevdim dediklerim yalandı, Peteğimiz ayrı; balımız ayrı, Garipoğlu’m boşa yanmışız bunca, Bağda ne gül kaldı; ne de bir gonca, var git Okumaya Devam Et