Benim şu gönlümde olan feryadı, Bülbül kabûl etmez; gül kabûl etmez. Yere batsın böyle sevdanın adı, Mecnun kabûl etmez; çöl kabûl etmez. Ağulu suyunu içirdi hayat, Büküldü kametim; bozuldu sihat, Bana ettiğini başkasına et, Selâmını dahi kul kabul etmez. Dertli yanar; dertli tüter dumanım, Mutluluk olmadı; bir gün mihmanım, Bilmiyorum Okumaya Devam Et

Niye bir acayip oldu şu âlem? Bülbül güle konmayı mı unuttu? Tükenmiş mürekkep; yazmıyor kalem, Yoksa dilim dönmeyi mi unuttu? Kadir Mevlâ’m çok hikmet var işinde, Yunar oldum gözlerimin yaşında, Kerem ettin nazlı yârin peşinde, Yanardağlar sönmeyi mi unuttu. Ferman olsam yâr gönlüne yazılsam, Kervan olsam yollarına dizilsem, Toprak gibi Okumaya Devam Et

Geceler aşığın belası derler, Uyku nedir bilmez gözü aşığın. Sanki cehennemdir bastığı yerler, Dinmez bedeninden sızı aşığın. Kimi zaman mecnun gibi del’olur, Şirin diye dağlar delen el olur, Kamber olup bir Arzu’ya kul olur, Kerem sazı, bülbül sözü aşığın. Dağ dağa kavuşsa aşık kavuşmaz, Gam kasavet hiç başından savuşmaz, Akîl Okumaya Devam Et

Uzar gider; yâri bulana kadar, Gerçek âşıkların yolu mu biter? Sever can özünden ölene kadar, Yeşerir bağrında gülü mü biter? Yâr için düşse de gurbete yolu, Mecnun’un misali aşsa da çölü, Bin yerden kırılsa; kanadı, kolu, Yine tazelenir dalı mı biter? Kerem gibi diyar diyar dolaşır, Yağmur olur; topraklara karışır, Okumaya Devam Et

Yürü bre deli gönül, Sen kimseye yar olmazsın. Viranda neylesin bülbül, Ölmeden mamur olmazsın. Kurumuş sevgi çayların, Asıra dönmüş ayların, Yıkılmış han sarayların, Kimseye derman kılmazsın. Çilelerin gülü solsa, Garipoğlu’m yüzün gülse, Yalan dünya bomboş kalsa, Kendine bir yer bulmazsın.