Günden güne kayboluyor insanlık, Gerçeği söyleyen dili de suskun. Zalimlere geçti bak hükümranlık, Mazlumun ayağı eli de suskun. Sardı müslümanı gaflet ağları, Masivaya kurban verdik çağları, Heba ettik meyve veren bağları, Ahmet, Mehmet, Hasan, Ali de suskun. TV’lerde yalan dolan haberler, Talan oldu tüm ahlaki değerler, Birbirin ağırlar; sağırlar, körler, Okumaya Devam Et
Mecnun Leyla için çölleri aştı, Ondan beter oldu benim hallarım. Ağustosta üzerine çığ düştü, Viran oldu has bahçemde güllerim. Hasret mapus etti beni yurdumda, Mutlu günler hayal oldu ardımda, Kerem gibi sevdam da çok; derdim de, Harmanlarda savruluyor küllerim. Toprak oldum; ayaklarda ezildim, Şiir oldum; hece hece yazıldım, Yaz ayında Okumaya Devam Et
Yıllar yılı bozkırlarda inledin, Uyan Garip uyan; bak halimize. Şu yalan dünyadan sen ne anladın? Uyan Garip uyan; bak halimize. Tabiplerde merhem yok halimize. Gurbet gurbet gezdin; elde saz ile, Ömür yaşamadın; bahar, yaz ile, Ne gönüller aldın tatlı söz ile, Uyan Garip uyan; bak halimize. Tabiplerde merhem yok halimize. Okumaya Devam Et
Sözün saklı kalsın kara defterde, Cahille muhabbet olmaz üstadım. Rezil rüsva eder seni her yerde, Ellerde merhamet olmaz üstadım. Dost dilinden zehir çıkmaz dostuna, Gelen gider; konmaz dünya postuna, Dost odur ki; düşmez dostun kastına, Sadık dost muhannet olmaz üstadım. Gönül bir binadır asla yıkılmaz, Kara taş üstüne fidan dikilmez, Okumaya Devam Et
Sana nasihâtim mü’min kardeşim, Gerçek varken yalanlara özenme. Yoluna fedadır vurulsun başım, Akreplere, yılanlara özenme. Kibir ile yaradana haykıran, İnsana bin türlü tuzaklar kuran, Yeryüzünde fitne fesat çıkaran, Hakk düşmanı şeytanlara özenme. Insanlığı parçalayıp bölene, Zulümle dünyaya sultan olana, Utanmadan kul hakkını çalana, Belbağlayıp talanlara özenme. Düşmanı dost sanıp kapını Okumaya Devam Et
Su misali geçti ömrümün demi, Benim ile alay edermiş gibi. Doğmadan başladı hayatın gamı, Sanki elem bana kadermiş gibi. Ferhat olur karlı dağlar aşarım, Bazı fırat olur dolup taşarım, Senelerdir bir başıma yaşarım, Feleğe borcumu ödermiş gibi. Her ne yapsam kimselere yaranmam, Belik belik zülüf olsam taranmam, Ölüp gitsem bir Okumaya Devam Et
Ana efkarımı dile getirsem, Ağız bana ağlar, diş bana ağlar. Vuslat bahçesinden bir tek gül dersem, Toprak bana ağlar, taş bana ağlar. Damla yaş dökmedi; gözüm ağlarken, Gözlerim gülüyor; özüm ağlarken, Hayalimde oğlum, kızım ağlarken, Uyku bana ağlar, düş bana ağlar. Emrah Selvi’siyle bir oldu mu ki? Esma Veysel’ine yâr Okumaya Devam Et
Ana bir hoş olmuş şu koca âlem, İzinden anlamaz; yol garip garip. Artık bana bile darılmış kalem, Yazından anlamaz; el garip garip. Bülbül feryadına güller ağlaşır, Sanma aslan tilki ile yarışır, Bu devirde aşık boşa çığrışır, Sazından anlamaz; tel garip garip. Bacasız hanede ocak yanar mı? Gül dalına kara karga Okumaya Devam Et
Zamana uyayım dersen, Ecdadına, atana söv. Namımı yayayım dersen, Toprağında yatana söv. Unutuldu hepten mertlik, Çakala devşirdi kurtluk, Kemliği edinip yurtluk, Kendini yaratana söv. Beyi bırak da ol mister, Bu gün ki çağ bunu ister, Başını aç; belin göster, Doğru yolu tutana söv. Sakın ha sen olma yobaz, Neye gerek Okumaya Devam Et
Senin aşkın mesken kurdu serime, Bilmiyorum; ne söyleyim sevdiğim? Dağlar dayanamaz bu efkarıma, Gece gündüz hep böyleyim sevdiğim. Yıktı felek kararımı; kavlimi, Kör kilitle lal eyledi dilimi, Derdest etti ayağımı, elimi, Hangi derdime ağlayım sevdiğim? Garipoğlu’m adın saklı içimde, Bin engel var başka başka biçimde, Affedilmez günahım da, suçum da, Okumaya Devam Et