Sevda türküsünü; aşk namesini,
Dertli kavalınla çal garip çoban.
O şeyda bülbülün can hanesini,
Sarmış dikeniyle gül garip çoban.

Eceldi Kanber’i Arzu’dan alan,
Tahir’di Zühre’nin yoluna ölen,
Mecnun’u dermansız mihnete salan,
Bir firak, bir susuz çöl garip çoban.

Mevla’m kainatta neler yarattı,
Sevgi için nice gönül var etti,
Emrah’ı da Selvi diye çürüttü,
Bir zindan bir paslı tel garip çoban.

Karacaoğlan’ı yad ele attı,
Maksut Feryadi’yi sıladan etti,
Kerem’i Aslı’nın narına itti,
Mansur’dan kalan o kül garip çoban.

Sümmani’yi nice diyar gezdirdi,
Neşet’in bağrını yaman ezdirdi,
Şu Garipoğlu’nu candan bezdirdi,
Ne bilsin halini el garip çoban.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir