Ben peşinden avare dolanırken Leyla’nın, Yad ele meyil verdi; çöllere itti beni. Benimle ne zoru var anlamadım dünyanın, Mutluluk bekliyorken derde kul etti beni. Firkatler, yalnızlıklar sardı beni bağrına, Yandı kavruldu ömrüm Kerem gibi narına, Daha neler çekecek gönlüm bu aşk uğruna, Dostlarım düşman oldu; hatırdan attı beni. Bu ne Okumaya Devam Et
Tövbe ettim; sevda senin ardına, Düşersem kametim bükülsün benim. Çifte saray kursan gönül yurduma, Ocağıma incir dikilsin benim. Daha gül sinemi aşkla dağlarsam, Çileleri ilmek ilmek bağlarsam, Mecnun olup Leyli diye çağlarsam, gözlerimden kan yaş dökülsün benim. Kerem’in narından yaman yanarsam, Eyüp gibi içten içe kanarsam, Yemin ettim bu sözümden Okumaya Devam Et
Ana katmerlendi sinem ateşi, Değme volkanlara taş çıkarıyor. Var mı ki dünyada sevdamın eşi? Mecnun’u, Kerem’i boş çıkarıyor. Yüreğimde pare pare sızı var, Dört yanımda nazlı yarin izi var, Ömrümün ne yazı, ne de güzü var, Cümle mevsimimi kış çıkarıyor. Ana beni gören deli sanıyor, Yüreciğim alev alev yanıyor, Göz Okumaya Devam Et
Değme aşık çekmez bendeki derdi, Mecnun’dan, Kerem’den beter çektiğim. Bana yad eyledi haneyi yurdu, Bilmem ki, ne zaman biter çektiğim? Bu derde bir hekim çare olmuyor, Testim kırık; bir damla su almıyor, Çilelerin önü sonu gelmiyor, Kervan gibi katar katar çektiğim. Feryat etsem; dosta ulaşmaz sedam, kalmadı ki kendi kendime Okumaya Devam Et
Mecnun Leyla için çölleri aştı, Ondan beter oldu benim hallarım. Ağustosta üzerine çığ düştü, Viran oldu has bahçemde güllerim. Hasret mapus etti beni yurdumda, Mutlu günler hayal oldu ardımda, Kerem gibi sevdam da çok; derdim de, Harmanlarda savruluyor küllerim. Toprak oldum; ayaklarda ezildim, Şiir oldum; hece hece yazıldım, Yaz ayında Okumaya Devam Et
Kadir Mevlâ’m kabul eyle niyazım, Kullar sakın incitmesin o yâri. Ona ta yürekten bağlandı özüm, Diller sakın incitmesin o yâri. Hayat gülsün; suratını asmasın, Bülbül dili lâl olup da susmasın, Acı poyraz gül yüzüne esmesin, Yeller sakın incitmesin o yâri. Benim gibi figan ile yanmasın, Gönül bağı kar borana dönmesin, Okumaya Devam Et
Geceler aşığın belası derler, Uyku nedir bilmez gözü aşığın. Sanki cehennemdir bastığı yerler, Dinmez bedeninden sızı aşığın. Kimi zaman mecnun gibi del’olur, Şirin diye dağlar delen el olur, Kamber olup bir Arzu’ya kul olur, Kerem sazı, bülbül sözü aşığın. Dağ dağa kavuşsa aşık kavuşmaz, Gam kasavet hiç başından savuşmaz, Akîl Okumaya Devam Et
Uzar gider; yâri bulana kadar, Gerçek âşıkların yolu mu biter? Sever can özünden ölene kadar, Yeşerir bağrında gülü mü biter? Yâr için düşse de gurbete yolu, Mecnun’un misali aşsa da çölü, Bin yerden kırılsa; kanadı, kolu, Yine tazelenir dalı mı biter? Kerem gibi diyar diyar dolaşır, Yağmur olur; topraklara karışır, Okumaya Devam Et
Tepesi dumanlı berduş dağların, Eteğinde kabrim kazılı benim. Her dem içden içe yanar ağlarım, Bahtım gülmez ezel ezeli benim. Kerem’i aratır volkanım narım, Katar katar oldu derd-ü efkarım, Ahuzara mesken şu kara bağrım, Feleğin taşıyla ezili benim. Garipoğlu sönük umut ışığın, Hoyrat eller yoldu gönül başağın, Şu dünyaya gelen her Okumaya Devam Et
Bu aşkın elinden harabe ömrüm, Rüzgarlarda savruluyor; ağabey. Ne sözüm geçer gönüle; ne hükmüm, Can bedenden ayrılıyor; ağabey. Deli gönül yari görür her düşde, Sevdası tütüyor dumanlı başda, Tutuşur yüreğim sanki ateşde, Alev alev kavruluyor; ağabey. Mecnun gibi Leyla’sını arayan, Kerem gibi yar yoluna eriyen, Yıllar yılı hasret ile çürüyen, Okumaya Devam Et